10.28.2010

yagmur yagarken neler yapilir

en guzeli sevismek olur herhalde
sicak cikolata icilir
yoga yapilir
guzel bir yagmurluk, su gecirmez botlar giyip yuruyuse cikilir, park'ta filan
korku filmi seyredilir ve sonra dalga gecilir
corba icilir
bitkiler sulanmaz
temizlik yapilmaz
dans edilir
tutsu yakilir
isten erken cikilir
hamama gidilir
sokak kedilere mama verilir ve sevilir
gunluguye yazilir
kitap uzun uzun okunur
su damlalarin fotografi cekilir (baya zor)
taksiye binebilmek icin dua edilir
sokaktan hizlica gecen arabalara sovulur
bogaz seyredilir ama vapura binilmez
arkadaslarla planlar yapilir

10.27.2010

nerde kalirsam kalayim

hep kendim olmakla ugrasiyorum
ugras olmamali ama iste oyle oluyor
anlamayan yorumluyor yargiliyor
bende yapiyorum bazen kizinca filan
dinleyecek zamani olmayan dinlemiyor
ama
ama zamanlarina deger verenler yanindalar
degerlerini bilenler deger verdiklerine bir sekilde gosteriyorlar

patronuma tesekkur, tepem atinca korkuyor ama sormaktan cekinmiyor
yani korkmuyor aslinda
arkadaslarima gelince yeni yerleri ya onlarla kesfedecegim
ya da onlarin oldugu yere gidecegim
artik tek basima hayatimi surdurme zamani bitiyor

izole degildim, sadece paylasma hissi cok yogunlasti
nerde kalirsam kalayim

10.26.2010

insanlar

dunyada cok insan var. ne kadar cok insan varmis. facebook'ta tandigin insanlar, ve facebook'ta olmayan arkadaslar. cok insan var diyorum kendi kendime bu aralar. bunu da dedigim zamanlar kalabalik ortamlarda buluyorum kendimi tabii ki, ama o kalabalikta tanidigm insanlar var. dusunuyorum herkesin hayatlari farkli, istedikleri farkli, gordukleri yasadiklari farkli, ve hep beraber yasiyoruz. inanamiyorum buna. bunca ruh, bunca fikir, ne kadar guzel bir dunya olabilirdik ama neler neler yapiyoruz zamanimizla. daha farkinda olsak, daha fazla gulsek, daha az sacmalasak, daha sabirli olsak. insan olmak kolay degil biliyorum ve hep beraber yasamak hic kolay degil. belki sadece biraz yorgunum.

10.25.2010

one of my favorite moments



i love porches. i wish we had them in Turkey. we have balconies here. during my southern visit morning tea and chat on the porch was dreamy. mornings with erica and will on the porch was just not enough.

10.22.2010

a few snaps from my american story

alan huffman- the pig roast-er
danny the boxer
will the singer and potter
chandelle the yogini
mohd. ali my high school buddy

10.13.2010

jet lag hayatimdan cikti

amerika seyahatlerim uzun ve yorucu olabiliyor. yakin arkadaslarim her bir tarafta, abim kuzey dogu ucta, olmak istedigim yer guney'in icinde. lojistik anlamda bu sefer havalimanlarda ve yollarda gecti. okuyamadigim kitaplari okuyabildim. ve de bir sey anladim: seyahat ettigim zaman cok daha sakin bir insan oluyorum. yani hersey belli ise. eger 24 saat rotar olacak deniliyorsa tam yoginiyim ama iste her yarim saatte bir rotar saati yenileniyorsa ve baglantilar resmin icindeyse o zaman seytanlarim yanima oturmaya geliyor. yanimda arkadasim varsa uzun seyahatlerde guzel geciyor ne aksilik yasanirsa yasansin.

neyse ben bu seyahatlerde yoginiydim. planlar surekli degisiyordu ve hayatimi ona gore uydurmam gerekti, bunda zorluk cikartmadim. degisiklikler esnasinda da bir cok goremeyecegim arkadaslari gorebildim, planimda olmayacagim yerlerde buldum kendimi.

tatilin ortasinda da ben kendimi tatilde olmadigimi hissettim. bu his neden var sordugumda kendime tepeden bir isik belirledi ve bana dedi..yok saka saka. anladim ki amerika benim evim ve evinde oldugun zaman kendini rahat hissediyorsun. 9 sene sonra bunu farkina varmak guzel bir duyguydu.

saatlere yeniden uyum saglamak zaman aldi bu sefer. vucudum degisiyor. neyse jet lag bitti ve resimler geldikce blog'a yazmaya ve amerika'yi anlatmaya devam edecegim.