5.25.2009

confetti



just as i had never owned an espresso making thingamajee and my response to it was quite positive, i believe i have found one other thing i would like to have in my life now and then- an occasion to watch confetti with lights reflecting off of it. i felt like i was in a snowglobe when i took this picture.

5.21.2009

UEFA finali ve cekirdek birligi


50000 insan, bir taraf yesil beyaz, bizim taraf turuncu. dun aksam hayatimda unutamayacagim anlar yasadim.

uykuluyum ama sanki daha stadtayim gibi. dun tum gun zaten iletisim seli vardi- sorular durmadi, emailler akti, toplantilar degisti ve karisti. o arada surekli aklimda UEFA, maca nasil gidecegiz, ruzgar var usurmuyum, cekirdek cok cigneyen olacakmis, vapurla gecmek en iyisi galiba, elbisemi degistirip kotumu simdi giysem...yani zihin muthis bir varlik, 1000 isin arasinda hayatindaki o anda neye takiyorsan o dusunce surekli geri gelip huzurunu direk bozuyor. ondan zaten patronum bana magnezyum vitaminimi alsana dedi. herhalde gozlerimden delilik mi fiskiriyordu artik neydi.

kosa kosa kendime esofman ustu aldim. bulusttuk hep beraber vapura bindik. batuhan, jose ve ben. yani planlar merkur yuzunden surekli degisti. heyecanimdan da ne dedigimi de pek farkinda degilim. batuhan'la 2 saniyelik tanisikligimiz vardi is hayatinda. merhaba merhaba seklinde. telefonda aksam planini ogrenecegim zaman planlar degismis, belki gelirim dedi, bende demezmiyim "yani UEFA finale hayir diyorsunuz". yani sanki herkes icin UEFA dunyanin donmesinin nedeni. jose de isten. cok fazla muahbbetimiz yoktu, ayda bir turkiye'ye gelir, seker ve samimidir. bir kac defa yemek yemisttik ve cikolata souffle aski oldugunu biliyordum.

cikolata hayranlara saygim sonsuz.

ciya'da atistirdik ama ne yedik sormayin. catlak kavurma diye bir yemek isminden baslayip isitirik bitki cayimiydi yoksa bicirik domates tatlisi mi. 10 kez ciya'ya gitsem de isimleri ogrenemem (bu 4.kez oluyor, 10. kez bakarim bir tane yemek ismi hatirlayacagim mi). zaten menu yok, usta'ya butun yemekleri soruyorsun, o kalabalikta da eger sordugun sorunun cevabi da geliyorsa ne mutlu sana.

stad'a yururken alman yesiller yollarda, sarki soyleye soyleye gidiyorlar. 11. kapi'dan girdik. bir cici amca biletimize bakti gectik. kapi'dan girdik ve baska bir dunya'ya geldigimi hissettim. herkesin bir amaci var, mac seyretmek. o enerji herhalde beni biraz vurdu. gozlerimi kirpmadim herhalde cunku kirptigim zaman acidi, kurumus yani. her taraftan flaslar patliyor, onumuzde arkamizda cekirdek citlayanlar, cekirdek ikram ediliyor filan, cekirdek satanlar ve cekirdek yiye yiye susayanlar icin su (ve bagiranlarin bogaz kurulugu icin de).


kimi tutsam diye kafamda soru isaretim yoktu. cok bariz. shaktar'i tutacaktim. ilk defa ukraynalilar fenerbahce stadina geliyorlar, bari kazansinlar. almanlar kac defa kupa'yi tuttular bari baskalariyla paylassinlar. yerlerimiz hangi tarafta olacagini bilemedigimiz icin turunculari gorunce baya sevindim. jose ve batuhan'i zaten uyarmistim, bak cok bagiracagim, aglayadabilirim belli olmaz. aglamadim da, icim sakinlesti. elektronlar hucreler arasi cakismalar sakinlesti.

dun aksam ashtanga vardi ve mac'a gitmeyi sectim.

bir mac= bir yoga seansi. yuzum boyle nur gibi bugun.

5.18.2009

lomo in my life




i absolutely love the lomo effect. an absolute surprise.
also the fact that only 7 some pictures came out because the roll got unstuck and could not move...i blame it on mercury retrograde...clearly its mercury...

5.14.2009

zaman bir kurgu ama birseyler de geciyor

onceden bir yoga seanstan sonra hemen bir "toparlanma" olurdu bende. yarim tepsi borek, 3 tane baklava yedikten sonrada enerjim dusmezdi. ama birseyler degisti. sabah saat 0600da zimba gibi kalkamamak durumu var, hafif bir agirlasma...ama inanin ashtanga yoga mysore style dersine girdigimde sanki vucudum daha da esnemis buluyorum. 4 haftada mesela onceden yapamadiklarimi yaptigimi izliyorum sanki yapan ben degilim ve de her zaman yapabiliyormusum da unutmusum. cok enteresan. bazi seylere vedalastiktan sonra baska seylere de merhaba demek zorundayim. alisveris sistemi yani. minik bir gobege merhaba, kelebek durusta dizlerimin yere degebilmesine hosgeldin.

istanbul nasil bir yer. hayranim. insan mucadele etmek zorunda yoksa cigner ve geri tukurur. istanbul'u hayatima getirdim, eski uyuzlasmis halime goodbye dedim. baska sekilde yapamazdim. ama bu hadiselerden sonrada sasirdigim bazi olaylar oluyor. remzi'ye girdim gecenlerde, liderlik kitap aliyorum, ordaki eleman "yorgunsunuz bugun irem hanim" dedi. anaa dedim, nasi yani, nerden taniyor beni? dumur oldum. ciktigimda gecmis dosyalari kurcaliyorum ve buluyorum ki ben bu cocuga bir arkadasa not birakmistim ve arkadasimi tanimasi icin karikatur gibi yuzunu cizmistim, (arkadasimin cebi kapaliydi ve merkur gerilemedemiydi hatirlamiyorum bulusma remzi'de olacakti megersem acil disciye gitmesi gerekmis) notu ona vermesini istemistim.

neeeyse. durusum farklilasti, ruyalarim ya deprem de sallandigimi goruyorum ya da bebek var kucagimda. her zamanki kosmali ruyalar degil yani. amerika seyhatim yaklasiyor ve 2.5 sene sonra gidecegim. 2.5 sene. zamansiz yasasaydik ne rahat olacak hayat var ya, hersey akardi, birlesirdi ve degerlendirmek gibi olaylari parcalayip anlam vermek gibi bir derdimiz olmazdi...