11.26.2008

istanbul'da firtina

haberim yoktu. bakirkoy'e arkadasimi gormeye yola ciktim, ilik hava ve tatli ama hafif siddetli bir ruzgarla karsilastim. biraz sersem oldum ama pek sorgulamadim. severim ruzgari... bakirkoy'e varinca gul bana firtina geliyor haber verdi, ertesi gun kar ve soguk olacagini soyledi. gunum daha yeni baslamisti, islerim vardi, gorecek insanlar vardi. koskoca gun var, firtina gelecekse gece gelir ve devam eder diye dusundum.

atakoy'de cok sevdigim bir arkadasima ziyarete gittim. kaza gecirmisti ve muthis bir iyilesme kaydetmisti. yuksek morali ve pozitif bakis acisi bana ilham verdi. pencereden baktim hava biraz kararmisti, kadikoy'e gecmek icin feribot'a atlarim dedim. bakirkoy iskelesine bi gittim, feribot seferleri iptal edilmis. otobus duraginda beklerken saclarim ucusuyor deli bir sekilde, ruzgar gozlerimi yasartiyor, ve ne otobus geliyor, ne dolmus duruyor. akbaba gibi duran taksiler var sadece.

birden iskele otoparktan bir sari dolmus cikti. taksim levhasi takili. hemen bindim. ucretleri bilmiyorlardi. megersem bostanci dolmusuymus, seferler iptal olunca yolculari bakirkoy'e getirmisler. simdi de geri donuyorlar. guzergahi bile bilmiyorlar. yolcu bindikce ve sordukca, sofor aynadan bana bakiyor, el hareketleriyle alacagi ucreti isaretle soyluyorum. taksim'den de kadikoy'e gidecek, super dedim, karsiya ayni dolmusla gecebilecektim. meleklerim is basinda. sahil trafigi akiyor ama deniz kudurmus. dalgalar yola fiskiriyor ve dolmusa vuruyor. icim heyecanlandi. bir cocuk bisiklete binmis, sirilsiklam, egleniyor. tabiii ki dolmuscu bipbip kornasini caldi.

TRT'ye geliyoruz. polis ceviriyor. bildigi tanidigi dolmus degil. oturma koltuklari bakirkoy dolmuslarindan farkli. dolmuscu yolcu indiriyor ve kaciyor. her sey cok hizli. ilerde dolmus soforu ve yanindaki arkadasi yer degistiryor. 2 saniye sonra polis sivil arabayla yolumuzu kesiyor ve iniyor. tam film. soforumuz megersem ehliyetini evde unutmus, yanindaki arkadasi yeni istanbul'a gelmis ve sofor olarak ilk gunu. polis bagiriyor, ben icimden herkesi pembe boyuyorum reiki gonderiyorum. yolcular huzursuz, ben sakin sakin oturuyorum. soforun yuzunde bir tebessum var. temiz yuzlu, renkli gozlu bir adam. panik filan yapmiyor. bildigi birsey var ki endiseli degil dedim. arkadasina herkesi taksim'e birakmasini soyledi, bayan'i kadikoy'e birak dedi (yani ben), bana bakti ve yolu gosterin lutfen dedi. kafami salladim ok dedim.

meydan'a geldik, herkes patirpatir disari dokulduler. herkes bunalmis o 5 dakika icinde. yeni soforu dolmus duragina goturdum, renkli gozlu arkadasini bekledik. geldi. ceza yemis ama 190 YTL'den 52 YTL'ye indirmis. one oturun bayan dedi. sizi moda'ya yakin indiririz dedi. yeni sofor arkadasi aramiza bir kovanin ustune oturdu ve surekli seker yedi. ilk gun olarak macerali gecmisti.

kadikoy'e vardim, baya yorulmustum. insanlar bana carpa carpa yurumeye calisyordum. kahveye ihtiyacim vardi. aksam yemegi ciya'da yiyecektik, bu sersem halimle sosyalize olmam mumkun degildi. emine yildirim, benim film kritik yapan arkadasim geldi, evine gittik, sohbet filan, yemek planlar iptal edildi. karsiya gecemiyoruz dediler. bizde evde yemek yaptik. carcar konusurken yagmur basladi. aklimda kar kis ertesi gun oldugu icin eve gitmem gerekiyor dedim. ustumde sadece bir ceket. ne yagmurluk var, ne semsiye. kucuklugunde giydigi yagmurlugunu bana veriyor. kollari dirseklerime kadar geliyor, boyu dizalti. cok fashionable gozukuyorum. cirlak mavi rengi. mor semsiye veriyor. hersey tam oldu.

disariya attim kendimi. sahile dogru yuruyorum. ruzgar ve yagmur. semsiye ters dondu. semsiyesiz yurumeye basladim. yuzume batiyor yagmur. bi kere key west'te dolu yagdigi zaman motorsikletteydim. ona benzedi. insanlar disarda, herkes bir panik. moda'yi sel goturuyor. o sabah ayakkabilarimi parlattirmistim. parlak gozukuyorlardi hemde sele girdim ve siyah isiltisi artik gouzume girdi. dolmusa bindim, herkes benden uzak oturuyor, en kurusu ama en islaga benim. yagmurlugum sanki tum koltugu sirilsiklam yapti...uskudar'a varisim hizli. super. kendi duragima gittim ve otobus yeni hareket ediyordu. kostum yetistim. hemen en arkaya gittim. yagmuru seyretmek istiyordum. teyzeler bana bagriyordu. gel kizim oturacak yer var burda! bi bilseler ne kadar islak oldugumu...yagmurlugum ve pacalarimdan akan sular hemen bir havuz olusturmustu bile...agizim acik seyrettim. muthisti. kopruler gozukmuyordu. trafik isiklari yerlerde yansiyor. yollar tenha. havadaki enerji muthis yuksek.

ertesi gun yollarda yuruyen insanlarin basina levhalar dusmus, taksim hastane'nin catisi ucmus, eski agaclar kopmus...firtinalara kesinlikle asigim zannedersem. istanbuldaki firtinalara.

Hiç yorum yok: