3.27.2009

fingerprints

second time in my life i saw my own fingerprints. the first time it was in ink, pursuing my dream to live in new zealand and going through procedures for immigration (didn't work by the way). the second time was yesterday at the police attempting to get a new passport smoothly.

i had chocolate in my bag in case i hit bumps and needed to make things smooth.

the policeman took each my fingers and from one side to the other got the print. all electronic. i could see everything on the screen. it was magnificent. my mouth was wide open watching all this happen. the policeman was dumbfounded from my reaction. he even said (pointing to my pinky print)look this one is not like the other fingers and we analyzed it a little bit. everyone has a different print and that is just amazing.

like snowflakes.

3.25.2009

hayatima wii girdi

ilk defa kayak yaptim. hayal listemde kayak dersleri alacagimi yazmistim. wii varken ne gerek varmis! haftasonu dunyam birden genisledi. bir seminerlerde genisleme yasarim, bir de amerikadaki tepetaklak rollercoasterlarda. wii de de yasamis oldum.

muge ve orcun muthis bir cift. birbirleriyle dalga gecen, kendileriyle barisik. onlar wii'yi bilirmisin sorduklarinda bos bos baktim. hadi bunu oynayalim sunu yapalim derken nefes nefes kaldik. kayakta ilk once oldum dirildim. ikinci sefere kaza yapa yapa ama ayakta kalaip yarismayi bitirebildim. yaparken sanki gercekten kayak yapiyormusum gibiydim.


sonra yaratiklar vardi. tuhaf tavsanlar, radikal kiyafetleriyle karaoke yapiyorlar, ormanda maymunlardan dayak yiyorlar, paris bulvarlarini gegirip yok ediyorlar, deli deli dans ediyorlar...hiperaktif ve histerik ama kendi hallerinde mutlu. onlarla birlikteyken ben kendimi zorladigimi hissediyorum ama bu zorlama yeni ve eglenceli. rabbidler yeni bir icon, cocuklugumda boyle karakterle eglendigimi hatirlamiyorum.

3.19.2009

tanik olmak ama gorememek

bir arkadasimin davasinda taniklik yaptim. bir kitapta okumustum, ayda bir hayatinizda yapmadiginiz sey varsa ve firsat kendisini yaratirsa o zaman mutlaka evet de. evet dedim.

avukat arkadasimiz beklentiniz yuksek olmasin dedi. taksiye bindigimde taksici bana avukatmisiniz sordu. siyah takim elbise giymitim. bana dokunamazsiniz mesaji her tarafiminda fiskiriyordu. binaya girdigimde sanki unutulmus bir apartman binasina giriyormusum gibi oldum. bekledik bekledik benim adimi yuksek sesle bagiran biri oldu. bir oda, ortada hakim, odanin tam ortasinda bir ahsap balkon, balkonun onunde hayattan bezmis bir kadin, hakimin dedigini yaziyor...o 6- 7 dakika icinde bir saniye bakistik. iki tarafimda da avukatlar. hakime baktim, tane tane konustum.

saniye saniye yasamak. cevaplarimi dusunmek degil, sorulari cevaplamak... yani hazir olmak ama neyle karsilasacaksiniz bilmemek. balkonda dururken istanbul'da bir senedir yasadiklarim, hazirdim ama cevaplarim bana gore ince degildi. gun gectikce keskinlesiyorum. ve bu gun ne yasayacagimi gercekten bilmiyorum. patronum icin radyo programi teklifi geldi, dedi benimle gel yalniz gitmek istemiyorum, tamam dedim, gelecegiz demek icin aradim ve yapimci telefonda beni cevirmen olmam icin ikna etti. yarim saat icinde hersey degisti. ust duzey geldi su forumu icin, onunla birlikteyken planladigimiz kokteylden bahsettim, o anda fikri ya duymadi ya da kafasi doluydu, tamam dedim kendime...fikir burda sunuldu ve kapanmistir, megersem 4 saat icinde 3 kez bu fikri patronuma soylemis ve begenmis. hic birsey gorundugu gibi degil. hele istanbul, tamamen gizemli bir sehir. ve zannedersem bende gittikce o gizeme tanik olmamla birlikte ayni gizemi benimsemeye basladim.

3.13.2009

what loss does

loss cannot be replaced. loss has changed me each time. very abstract concepts but loss has only one purpose- to conquer our own weaknesses. it took me years to ease myself concerning my father's death and as i get older loss of loved ones becomes a part of ones life. my uncle for example lost his hair and peace from 3 failed marriages but here is getting married for the 4th time. i don't think he is after replacement of anything, he is in search of happiness and loss has only pushed him further to find what he was after. he never lost faith.

friends of mine have lost parents. and i have appeared cold. i have asked myself a dozen times if i am cold to this particular subject or if i am a cold person. but i am not. there were nights where i imagined people talking about me at my death and i knew some would not even know about my death until a month later when emails went unanswered. as i sat discussing this with myself over a mocha, i realised that maybe just maybe death is not important to me as much as life is. i know there is death, that i hope to not come back as a human being but hopefully as an angel or hopefully a born yogini...that bidding goodbye to loss is a reason to rejoice in their found peace however difficult it maybe to let go...that in the years it takes to heal from loss are the same years that are the most rewarding in terms of character...

it is not easy to recover from loss but one has a choice to just keep going.

3.10.2009

james bond hayranligim ve ona diyeceklerim var


hepsi 5 yasimdayken roger moore'u izlerken oldu. mavi gozleri, yandan siritmasi, her yerden sag cikmasi, egzotik yerlerde yuzmesi ve muthis klasla yasamasi...bunu patronumla konusuruz. bazi sabahlari gunumuzu james bond ile acariz. benim MG arabasina hayran oldugumu itiraf etmemle basladi bu konusmalarimiz. universitedeyken bir arkadasim 1970lerin MGsine bindirmisti. icindeyken kendimi ozgur hissettim ve bond-luk duygusunu kesfettim kendimde. istanbul'da etiler'de yururken patronum MG gordu bak senin araban dedi. dun kartaldaki toplantidan donerken bak babanin collectible mercedesleri gordun mu dedi ordaaa dedi. bu sabah sana yakisan araba aslinda alpha romeo spider 1967 dedi sonra kendi hayallerin arabasini google'da buldu. iki tane james bond ruhlu insaniz iste.

yeni james bond'u seviyorum ama raydan cikmis bir hali de var. tuhaf duygusalligi, melankolik takilmalar, sinir patronu...yani ozgur ruhlu, yaramaz, flortoz, uzerinde tabanca tasir ve yakisan bir saat mesela. yeni james kendisini parcaliyor ve kinci terrorist gibi etrafta...yani bildigim james degil. patronuma belki bir bunalim geciriyor dedim. bu kotu bir donem onun icin dedim. james artik iyiles derim. yeter artik bu karanlik takilmalari.

3.03.2009

kapici'nin kizi aleyna

aleyna ile olan iliskim cok ozeldir. nasil tanisttik ve nasil bu kadar akici muhabbetimiz gelisti bilemiyorum. galiba asansorun yanindayken annesini bana yoga konusunda soru sormaya israr etmisti. birlikte bir kac nefes calismasi yapmistik.

gecen hafta grip olmustum. oksururken aleyna'nin annesi yaptigi corbayi icememi davet etti. aleyna yaninda. minik 6 yasinda bir insan. onu dinleyen olsa baya konusurdu bence. buzdolabindaki magnetlere bakiyordum corbayi beklerken. aleyna magnetleri anlatiyordu iste kelebek var bocek var filan. bende dedim ama burda melek yok.

bakti bakti vaaar dedi. boyu yetismedigi icin babasina buzdolabindan birsey indirmesini istedi. acim oyleydi ki goremedim. babasi eline verdi ve aleyna dedi bak melek. elinde 2 aylik kuzenin resmi. hira. cok duygulandim.

oturdu. sordum nasil biliyorsun melek oldugunu. ucaar dedi. nasil yani? babasi aliyor onu ve ucuruyor. baska? hep mutlu dedi.

ben aleyna'yi baya seviyorum.